9 Kasım 2009 Pazartesi

Kazanmayı İstemekten Daha Fazlası...: 5-5

























Gerland Stadı bu gece fantastik gecelerinden birini yaşadı. Ortadaki 3 puandan çok daha fazlası vardı: İnanç, azim, hırs, 90+4 dakika sahada basmadık yer bırakmayan futbolcular. Bu gece forma giyen tüm futbolcuları (Lyon kalecisi Lloris hariç) alnından öpmek gerekir bence, hücum futbolunun tüm inceliklerini bizlere izlettirdikleri için.

Bu gece ne Marsilya taraftarları rahat uyuyabilecek ne de Lyon taraftarları. Öyle anlarda maçta öyle skorlar vardı ki 2 takımda arefeyi gördü bayramı göremedi. Neyse fazla uzatmadan anlatayım.. Maça hızlı başlayan taraf ev sahibiydi. Genç Boşnak Pjanic'in Marsilya savunmasının topu uzaklaştıramadığı poziyonda, topu alışı, defansı ekarte edişi ve son vuruşu mükemmeldi, 1-0.. Bu dakikadan sonra Claude Puel takımını geriye çekti. Maça başlarken ki 4-3-3 bir anda 4-5-1'e dönüverdi. İleri kanatlarda oynayan Govou ve Ederson, Gassama ve Cissokho'ya yakın oynamaya başladı. Keza hafta içerisindeki Liverpool maçında sakatlanan sağ bek Revelliere'in yerinde oynayan genç Gassama'nın bu maçın ağırlığını kaldıramayacağını gören Deschamps Niang'ı sol açığa çekti. Dakikalar 11'ü gösterirken bu kanattan kullandığı köşe vuruşunda defans oyuncusu Diawara iyi yükseldi ve kafa vuruşunu yaptı Lloris'in de ekstra çabasıyla(!) , 1-1.. Bu dakikalar içerisinde pederle şaşkın birbirimize bakarken bu sırada Govou'nun sadece orta sahadan topu aldığını ve 3 saniye sonra topu Marsilya ağlarına gömdüğünü hatırlıyorum, 2-1.. Bu dakikadan sonra maç ilk kez normalin altında bir tempoya düştü. Marsilya orta sahayı çok iyi parsellemesine rağmen, Kallström, Makoun ve yer yer öne çıkan Toulalan'ın mücadele gücüyle rakibine istediği pozisyonları yaratmasına müsade etmedi Lyon. Taa ki 44.dakikaya kadar.. Bu dakikada hiç olmayacak birşey oldu. Coupet'den sonra bir türlü Lyon kalesine yakıştıramadığım Lloris, Kayserispor'un kalecisi Suleymanouvari bir hareketle Bruno Cheyrou'nun 30 metreden çektiği ve üzerine gelen topu içeri aldı, 2-2... İşte bu anda maçta ipler koptu bana göre. O dakikaya kadar dengeli bir oyun oynayan Lyon'un oyun düzeni ikinci yarıda kaybolacaktı.. Kayboldu da... Daha ikinci yarının başında Niang'ın yine soldan sürüklediği atakta, penaltı noktasına yakın bir noktaya yapılan ortaya ayağını iyi sokan Fildişili Kone harika bir gole imza attı, Lloris yine çaresiz Gerland suskun, 2-3... 52'de harika bir atak organizasyonunda Brandao karşı karşıya kaldığı pozisyonda golü bulamadı. Lyon'da tam bir panik havası hakimdi. 55. dakikaya kadar oyuna dahil olmayan Puel bu dakikada sahada gezinen Ederson'un yerine mecburi(!) olarak Gomis'i soktu, çift forvete döndü. Dakikalar ilerliyordu. Lisandro'nun çabalarıyla Lyon oyunu 40 metrelik bir mesefeye kadar indirdi, Kallström-Bastos değişikliğinden sonra ağır Marsilya savunması bocalamaya başladı derken Brandao takımını rahatalattığını sandığı golü attı 79'da, 2-4... Ben o dakikada küfrede küfrede mutfağa kahve yapmaya giderken spiker Murat Çimen'in ''gooool Lisandro!!'' diye bağırdığını duymamla odaya geri dönmem arasında saniyeler vardır. Lisandro klasına yakışanı yapıyordu, enfes bir plaseyle, 3-4... Maç bitmiyordu, bitmek bilmiyordu, hiç bitmesin istiyordum. 83'te Heinze ''bu maça bende izimi bırakmak istiyorum.'' dedi ve penaltıya sebebiyet vererek kalp atışlarımıza ritim kattı, aman yarabbi Lisandro ve goooool, 4-4.. Maç bitmedi, Marsilya şokta, sanki biliyorlar birşeyler olacak daha maç bitmedi. Ve dakika 85, Gomis'ten Lisandro'ya harika bir ara pası, Lisandro'dan Bastos'a süper bir asist, Lyon taraftarları çıldırdı, Aulas kendinden geçti, 5-4... Herşeyin sonu diyorum artık, Deschamps çökmüş, Marseille Ultras cenaze evi modunda. Ama bitmeyen biri var o da Marsilya hücumcuları, hiç yılmadan saldırdılar. Dakika 90+3, Niang taşıdı topu sağ kanada, içeri bir orta (kendimi kaybettim kim ortaladı hatırlamıyorum) Lyon savunması topu uzaklaştıramıyor (ah be Cris!) Toulalan topu dışarı çelmek isterken, top Lyon ağlarında, bu maçı izleyen herkes şokta, 5-5...

2-3 dakika kalakaldım televizyonun karşısında, hala kendimde değilim. 100 yılda bir olur böylesi. Böyle kalitelisi, böyle adrenalinlisi. Bu gece futbolun şeref gecesiydi. Bu gece bu maçı seyredenlerin gecesiydi. Herşey için teşekkürler...

İşte tarihi maçın 10 golü...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder