22 Ekim 2009 Perşembe

Nba Analizleri # PG



Yaklaşan Nba sezonu eminim herkesin içini kıpır kıpır ediyordur.30 takımın analizini yapmak baya bir süre alacağından (gerçekten uzun,tembellik değil yoksa!) pozisyonlara göre ağırlık alıp,lige nasıl etki yapacağını ölçtüm sizler için.İlk mevkimizde tabiki point guard.Kendi kafamda ilk 10'u belirleyip afiyetle önünüze servis ediyorum..

1-Chris Paul #3 (NOH):CP3 yazın NOH'un salary cap sorunu yaşıyor olmasından dolayı ''beni takasta kullanabilirler,profesyonel biriyim'' gibi tüm gereksiz açıklamalarına rağmen NOH'ta beklenildiği gibi kaldı.Elbette bunda başkanın ve Okafor'un katkısı büyük.Chandler karşılığında New Orleansa gelen Okafor,West ile birlikte hücüm opsiyonunu arttıracaktır.Ve Paul yine bu sezonda PG krallığında kimseyi oturtmayacaktır.Bu sezon 12 asist ortalaması yapabilir ama San Antonio ve Dallas'la gireceği batı 2.lik yarışından galip çıkar mı, soru işareti.

2-Deron Williams #8 (UTA): Kimseyi tatmin edemeyen,hep daha fazlası istenen Williams bu sezon geçen seneye göre daha hırslı ve başarılı olacaktır.Kabus gibi geçen bir sezondan sonra hazırlık maçlarında gördüğümüz kadarıyla Utah'ın hedefi Playoff'a girmek yerine ilk 4 içinde yerini almak olacaktır bu sene.Millsap'ın takımda kalması Utah ve Deron Williams için büyük avantaj.Williams asist yapacağı 4.adamınıda kaybetmedi.

3-Gilbert Arenas #0 (WAS): Nam-ı diğer ''agent zero'' sahalara geri döndü.Bir çok nba sever büyük bir mutluluk içinde.Çünkü bu adamı izlemek apayrı bir keyf.Son maçta 30 dakika oynayıp 15 sayı 10 asistle double-double yapması, kafalarda dönüşüm muhteşem olacak şarkısını mırıldandırıyor.

4-Steve Nash #13 (PHO):Suns 'devrim' öncesi son provalarını yapıyor.Steve bu takımın bir numaralı lideri hala.Ama Stoudamire bavulunu hazırlamaya devam ediyor her daim.Shaq'ın gidişi çok kötü etkilemez Nash'i ama Frye bu takım için napar sorusu hala şekillenemedi.Nash yine yapacağını yapar ama,artık vahşi batıda daha fazla tek başına savaşamayacağının farkında.

5-Tony Parker #9 (SAS): Skorer guard Parker,Jefferson'un gelişiyle back-courttaki yükünü hafifleteceğe benziyor.Duncan'ın son demlerini yaşaması Spurs için avantaj çünkü fazla hırslı olacaktır.Parker,Jefferson ve Ginobili ile sayıları paylaşıp asistlere yüklenebilir bu sene.Amansız bir rekabet olacak rakip guardlara karşı çünkü Bowen çoktan TV'nin başında kuruldu ve takımı yalnız bıraktı bu sene.Defans dolu bir sene Parker'ı bekliyor.

6-Derrick Rose #1 (CHI): Gordon-Deng başarısız denemesinden sonra Bulls'ta Rose-Salmons dönemi başladı.Rose emin adımlarla yukarılara doğru yürüyor.''Yılın çaylağı'' artık daha fazla sorumluluk alacaktır.Ve kazandığı bir senelik tecrübe onun daha rahat olmasını sağlayacaktır.Bu da geleceğin en önemli 2-3 isminden biri olacak bu adamı daha yakından tanımamızı sağlayacak.Arkandayız be cool adam.

7-Rajon Rondo #9 (BOS):Nba'ın en ''ballı'' guardı desek abartmış olmayız heralde.Hani öyle birşey ki topu rastgele atsa asist olacak.Oynadığı adamların 4ününde milyonlarca odalarda posterleri asılı.Ama bu kadar haksızlık etmemliyiz bu adama.O Celtics'in balansını sağlayan adam.Bu sene All-Star hafta sonunda Celtics ekipmanlarıyla görülürse kimse şaşırmasın.

8-Jason Kidd #2 (DAL): Shawn Marion'un gelişi herhalde en çok Kidd'i sevindirmiştir.Kidd atletik adamları çok sever.Aynı zamanda Dallas bu sene kesinlikle kendi sınırlarını zorlayacaktır çünkü tren kaçtı kaçmak üzere iyi bir jenerasyon daha yakalamak için.Howard ve Marion Kidd'i daha iyi anlayabilirse saha içinde,Nowitzki bu yolda yalnız yürümez.

9-Devin Harris #34 (NJ):Artık Carter yok.Ve üstelik Alston var.Bu ikisi nasıl aynı takımda oynayacak çok merak ediyorum doğrusu.Harris için gong çaldı.Kendisini ispatlamak için önemli bir sene.Geçen seneki All-Star performansını devam ettirmeli.

10-Chauncey Billups #7 (DEN): Mr. Big Shot geçen seneki finali şans olarak görenlere bu sene cevap vermeye çalışacak.Denver iyi yolda.Temeller atılıyor.Billups memleketine gerçekten iyi hizmet ediyor.Anthony ile oluşturduğu ikili birçok transfer canavarı takımı zor durumda bırakabilir.Ha Billups mı? Dedik ya Mr.Big Shot diye.

Çok Özledik


Hava yağmurlu şu an.Pencereden izledim dışarıyı,üşüdüm.
Ama bu video içimi ısıttı yine. İlaç gibi.

15 Ekim 2009 Perşembe

#1


Fatih Terim tarafından keşfedilen, Antalya'da başladığı spor kariyerinde yedek kulübesinde beklemekten, İzmir'de yapılan Ümit Milli takımı seçmelerini geçerek kurtulan Rüştü, Ümit Milli takımımızda ilk kez forma giydiği karşılaşmada, Polonya'da Almanlar'dan 4 gol yedi. Daha sonra, 1993 yılında Beşiktaş'la anlaşan Rüştü, talihsiz bir trafik kazası geçirdi.

Bu kazada, çok yakın bir arkadaşını kaybeden ve ağır yaralanan Rüştü için Beşiktaş'ın kapıları, kendisini muayene eden doktorun "çok riskli, almayın." sözleriyle kapandı.
Bunun üzerine Antalyaspor'a dönen Rüştü, yeni taliplisi olan Fenerbahçe'de 1994-2003 yılları arasında toplam 9 yıl kaldı.2002-2003 sezon sonunda İspanya'nın köklü kulüplerinde FC Barcelona takımına transfer olmuştur. 1 yıl FC Barcelona'da yedek kaleci olarak görev yaptıktan sonra, 31 Ağustos 2004 tarihinde tekrar Fenerbahçe'ye 1 yıllığına kiralık olarak transfer edildi.
Fenerbahçe teknik direktörü Zico'nun geçen sezon takımda fazla şans vermemesi ve Fenerbahçe'de hakettiği değeri görememesi nedeniyle Beşiktaşı tercih eden Rüştü Reçber 17 Haziran 2007'de bu takımla ile 3 yıllık bir sözleşme imzaladı.Ve kariyerinin son dönemecine girdi.

Ama diplomasinin ve Fatih Terimin gölgesinde kalan maçta Türkiye, gelmiş geçmiş en iyi
kalecisinin buruk vedasını göz ardı ediyordu.O ki 2002 Japonya-Kore turnuvasında tam anlamıyla Türkiye 'yi futbol ülkesi gösteren başlı başına gurur kaynağımızdı.

Rüştü, bir çok kez, biz gözlerimizi kaparken,o da kulaklarımızı rakip takım lehine gol sesini duymamamız adına kapatıyordu.Her büyük kaleci gibi oda birçok hatalı gol yedi.Astronomik rakamlarla anılmamasının tek suçu Arda gibi,Tuncay gibi,Hakan Şükür gibi,İlhan Mansız gibi medyatik olmamaktı.Adam gibi adamdı o.Eminim ki Rüştü'nün Türk futbolu için yapacakları bitmedi.O şimdi yeni rüştüler kazandırmak için kolları sıvamıştır.Ve umarım bizde geçmişe saygısızlığı bi nebze daha yitiririz.

Yolun açık olsun büyük kaptan.

13 Ekim 2009 Salı

Yılmaz Vural'ın A Milli Takım Sanrısı

''yılmaz vural olarak milli takıma talibim''

---ağır derecede spoiler içeren açıklamalar---
en azından ben varım mesela. 25 yıldır bu ligde çalışıyorum. eğitimim var. yabancı dilim var. bize verilen imkanlarla neler yaptığımız belli. milli takıma çok futbolcu yetiştirdik. ben kendimi aday görüyorum, ama bir tane gazetede adımız geçmiyor. demek ki işin uzmanlık boyutuna bakılmıyor. o yüzden biz de 'tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok' misali..
---ağır derecede spoiler içeren açıklamalar---

kestik!

ah benim yılmaz hocam vah benim yılmaz hocam! ben sana dayanamam. bi hikmet karaman'la seni mutlu edemedik şu ülkede, imkanlar, şartlar, ibne basın, bunu da yazın. ama bu ülkede sanıyor musun ki hayalleri olan tek insan sensin. bak bende az evvel fm 2009'da efsaneler yarattım liverpool'la, ekrana bakıp ağlıyorum şu an. aslında rafael benitez'in yerinde ben olmalıyım. evet tam olarak bunu düşünüyorum abi. bbc'den bi tane de adamla görüşmüşlüğüm yok. ilk kez bu mecreda açıklıyorum bunu. neyse sözünü kestim az evvel sanırım. affola.

---ağır derecede spoiler içeren açıklamalar devam ediyor---
türkiye'de futbolu yönetenlere içimizden içimizden kırılıyoruz. yeteri kadar deneyim isteniyorsa tecrübeliyim. avrupa'yı biliyorum. daha düne kadar bu ülkede pro lisans sahibi olan sadece bendim. bu ülkeyi benden daha iyi tanıyan biri olabilir mi? iki tane akademi bitirmişliğim var. yabancı istiyorlarsa, ben aynı zamanda alman vatandaşıyım!
---ağır derecede spoiler içeren açıklamalar bitti sonunda---

abi dil falan demişsin de benim de var ingilizce, upper seviyede hemde. hayat işte. hangimiz hakketiğimiz yerdeyiz ki? kasımpaşa'da iyisin bence sen. gayet pro.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Tekne Su Aldı

Bu yazımı okuduktan sonra, adım ister tabelacı,ister futboldan anlamaz,ister içimizdeki hain taraftar,isterse de ben demiştimci olsun.Herhalde Eskişehir,Graz ve Ankaragücü maçından 2 puan -3 averaj çıkaranlar kadar suçlu olmam.
Ankara dönüşü uğradığım Konya'dan,Gaziantep'e doğru yola çıkarken saat 17.00'ı gösteriyordu.Keyifli bi yolculuk olacağını ummuştum.Hem arkadaşımla sohbet eder,hemde cebime Galatasaray'ın galibiyet mesajı gelir daha da keyiflenirim demiştim.Saatler 18.43 ü gösterdiğinde ise,Ankaragücü'nün 3-0 kazandığını memonun mesajıyla öğrendim.Şaka sanmıştım bu dakikaya kadar ama gerçekmiş.Maçı izledim hemen.Kafamda sene başından beri takılan baloncuklar teker teker patladı.
Galatasaray sene başı Rijkaard'ı getirdiğinde Adnan Polat hedeflerin artık Türkiye ligi ve Şampiyonlar ligi'ne katılmak ile sınırlandırılamayacağını söylemişti.Büyük ve cesurca laflardı bunlar.Derken Lyon'un ''Lincoln''u Keita 6 M Euroya,City'nin yedek kulübesi demirbaşı Elano 7 M Euroya,bedava kaleci Franco ve Sarp ve de şampiyon BJK'den Zan transfer edildi.4 tane hazırlık maçı kıvamındaki Uefa maçlarıyla serüven başladı.Ve daha sonra savunmasız Antep,amatör Denizli,3 kredili Hücum dersinden 5 senedir çakan Kayseri,Mustafa Denizli'li Beşiktaş,Tallin'den kötü Pnthnks ve son dakika golüyle Kasımpaşa mağlup edildi.Gayet tabi Galatasaray gelmiş geçmiş en iyi takım oldu.Facebook ta onlarca videosu paylaşıldı.Kahvelerde ''3 gol atmayınca galibiyetin zevkini almıyorum birader'' tarzı espriler yapıldı.Fenerbahçenin her yaptığı ise şans olarak değerlendirildi.Ama gerçek oyuncular daha sahne almamıştı.
Çok geçmeden Topal çıktı sahneye Eskişehir maçında defansla forveti birbirine küstürdü,Graza mükemmel bir gol ortamı hazırladı.Patronun oğlu Uğur kulübede mızıkçılık yaptı bende oynayacam diye oda çıktı,devletin malı yemeyen keriz deyip birazda o yedi.Shabani Nonda ise Kasımpaşa maçında boş kaleye Hat-trick ini yaparak,bu dersten muafiyetini aldı ve yatak odasının dekorasyonunu değiştirdi o hat-trick primiyle.Hakan Balta ise sözleşmesinde yazılı olan opsiyonlu ''sağ ayağıma top değmeyecek abi'' ibaresini tekrar yürürlüğe koydu.Bunlar yardımcı oyunculardı ya başrol?
Harry Kewell:Hala Premier ligde oynamanın kredisini kullanıyor.Yani tamam güzelde topa vurmasını unutan,oyun zekası her geçen gün sıfıra yaklaşan,başarılı 2 pas yapamayan,ikili mücadelelerde tamamıyla bir kadın gücü objesi olan bu adamı dahi! Neeskens hala farketmiyor mu? Kewell tehlikesinin farkında mısınız?
Elano Blumer:Alex bitti.Elano Kaka kadar iyi.Brezilya'nın ilk onbiri.Türkiye'nin tozunu attıracak diyenler nerdesiniz? Kendini,hedefi 6.lık olan bir takımda oynadığını zanneden bu adamı uzaktan şans bir gol atıncamı savuncaksınız ancak?Elano Lincoln'u oyun olarak şimdiden aratmıştır.Ve bu adam düz oyuncu kavramının peygamberidir.
Frank Rijkaard&Neeskens:Dahiyene ikililerin oyun stratejisini artık Artvin Hopaspor bile çözdü.4-2-3-1 e kafayı takan bu ordinaryuslar,gol atılsada yenilsede ellerinden gelen tek şeyin,Ole Gunnar Solskjaer abimiz Aydın Yılmaz ve Baros-Nonda değişikliğini gerçekleştirerek gösteriyorlar.Futbolcunun tipine göre forma veriyorlar.Motivasyon sıfır.Orta Sahada pas trafiği İstanbul trafiğinden beter.Tek yapılan topu Arda veya Keitayla buluşturmak.Nadirce hazırlanan organize pozisyonlarda gol bulmak Barosun yeteneğine kalmış.Yoksa sürekli karşı takımın hatalardan gol bulunuyor(bkz:GS 4-1 Denizli,Pnthnks 1-3 GS).Futbolcular hedefin ne olduğundan bi haber.Facebookta gezen 2milyon Galatasaraylı Fan Page sayfasını görüp mutlu oluyorlar.Potasyumları eksik veriliyor.Her maç 3 gol atacaklarını sanıyor.Kadıköy için saniye tik tak atıyor.Bu paralelde hezimetde Florya'nın kapısında uykusuzca bekliyor.Fenerbahçe şimdiden şampiyonluk balosunu nerde yapacağını düşünmeye başladı.Ve Florya'ya bakılırsa,çok da hayalperest gözükmüyorlar.

4 Ekim 2009 Pazar

Ankaragücü:3 - Galatasaray:0

Haldun Üstünel şu dakikalarda ne hisseder bilemiyorum. Açıkçası ben bile şu an bu satırları yazarken ciddi manada Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklarında yatan en azılı hastanın psikolojisinden çok da uzakta hissetmiyorum kendimi. O adamın halini şu an tasavvur edemiyorum, harcanan onca emek, tepilen yollar bu takım için miydi? Haldun Üstünel neyin diyetini ödüyor? Peki Rijkaard şu an ne alemde.. Bu gece rahat uyuyabilecek mi? Hiç sanmıyorum...

Maç hakkında yazacak inanın mecalim yok. Arda'yı bir kenara koyuyorum, bugün Galatasaray teknik ekibinden tutun da kaleci Leo Franco'ya, büyük umutlarla transfer edilen Elano'dan, bir an evvel sakatlıktan dönmesini beklediğimiz Ayhan'a kadar hepsi müthiş derecede kötüydü. Mağlubiyetin faturasını kesecek oyuncu bulamamak da acı bir ironi. Baros efendi geçen hafta kulübede kaldığından, hafta içinde Graz karşısında gösterdiği istekli futbolun 10'da 1'ini ortaya koyamadı bugün, demek ki neymiş? Oyuncular daha sezon başından maç seçmeye başlamış. Elano hala kendini Manchester City'de zannediyor. Biri de çıkıp sen Türkiye'nin en büyük kulübüne geldin demiyor bu adama. Yaptığı paralel paslarla, arada hücuma attığı uzun toplarla benim gözümde geçen seneki Maldonado'dan 1 tane farklı bi özelliğini göremiyoruz, keyfi yeterse oynayacak galiba. Kulübede maç seyrederken ki heyecanını da biliyoruz Elano'nun. Ancak unutmasın ki böyle devam ederse Galatasaray'dan sonraki durağı en fazla Atletico Mineiro olur.Lincoln bu takımdan ayrılırken tüm kötü huylarını Florya'ya bırakıp gitmiş anlaşılan..

10.haftaya namağlup gidecektik güya. Rüyalar aleminden çıktık, mini Galaktikos söylemlerinden uzaklaştık diye umuyorum artık. Bu şımarıklığın, rehavetin ardı arkası gelmez bunu tüm Galatasaray camiası bilmeli. Ha tabi bu yazdıklarım eğer bu mağlubiyetten alınacak ders sonucunda camiadaki herkesin bilmesi gereken şeyler olacak. Eğer özeleştiri yapılmazsa, bu mağlubiyet ''iş kazası'' olarak kabul edilirse, Galatasaray'ı biz Galatasaraylılar olarak bitiririz. Bu da böyle biline.

Dipnot: Son sözüm Barış Özbek'e.. Şu Ayhan'daki formsuzluğa, Mehmet Topal'daki ruhsuzluğa, Mustafa Sarp'taki şuursuzluğa baktıkça senin kıymetini daha iyi anlıyorum. En azından sahaya yüreğini koyuyorsun ki senin gibi adamlara ihtiyacı var bu takımın! Sahada eli belinde gezinen, ne idüğü belirsiz, üzerinde taşıdığı formadan habersiz futbolcu kılıklılara değil...