24 Ocak 2010 Pazar

Tobias Hakan Linderoth


Profesyonel spor kulübü Galatasarayın, sözleşmesini profesyonel düşünerek feshettiği futbolcu.

Anlamadığım, bir futbolcu yıllardır ekmeğini yediği takıma beş kuruş kazandırmadan transfer oluyor veya ezeli rakibe transfer oluyor bunun adı profesyonellik oluyor. bir kulüp, hiç oynamayan adama, iyi niyetiyle maaşını ödüyor 2.5 sene, umutlu ama umudu kalmayınca, efendi efendi ''gel vazgeç şu işten karşılıklı feshedelim, kontenjanımızı aç.'' denince, olmaz öle şey, adam takımı için sakatlandı, çocuğuna süt alacak, karısının kuaför parası o, yazıktır günahtır deniliyor. Emre Belözoğlu
onca yıl Galatasaray alt yapısında yetişti. Hagi, Fatih Terim ve Hakan Şükür ona hocalık yaptı. Yani kendine süper yatırım yaptı bu adam. sessiz sedasız, 2001 mayıs ayında sakatlanmamak için kırmızı kart görerek, gizli gizli intere imza atarak, çok mu doğru yaptı. Fenerbahçeye gelmesine sözüm yok, meslek bu, hangi yer iyiyse onu seçer. ama galatasaraydan öyle ayrılışı? maddiyatı ölçülemeyecek kadar borçlu bu adam Galatasaraya. E şimdi emre, okan, tuncay kulübe para kazandırmadan gidince profesyonellik, galatasaray, zaten 2 sene milyonlarca avro ödediği adama, artık medeni bir şekilde ayrılalım deyince vefasızlık öyle mi?

Şahsen benim başıma gelse, ulan adamlar 2 senedir ödüyorlar, ben ise hiç bir şey yapmıyorum, onurumla ayrılayım bari derim.
Bir de şunu unutmamak lazım. burası türkiye. elin oğlu İngilterede, Almanyada sırf taraftar sevdi diye adama para veriyor olabilir, tabataya 8 milyonda verebilir kimisi, ama bu ülkenin maddi gerçekleri var. o Galatasarayda kimler kimler emek veriyor. Bu akşamki maç için gece 12 den beri karı temizleyen adamlar var aylık 1000 tlye çalışan. linderoth mu gariban konuma düşüyor? böyle fakir fukara edebiyatı yapılıyor adam hakkında. artık profesyonel düşünmeliyiz arkadaşlar. tıpkı fenerbahçenin ortega ve appiah konusunda düşündükleri gibi. bir türk ve galatasaraylı olarak hep zevk almışımdır Fenerbahçenin Ortega davası zaferinden. galatasaray iyi niyetiyle ve profesyonelce linderothla konuşmuş ama sonuç alamamıştır. ne diyelim helal olsun o para. Biz ne alperler gördük sakatlanıp parasız kalan, ne güvenler gördük ayağı kırılan, ne ucheler gördük, metin diyadinler gördük. Futbolun gerçeği bu malesef.

Linderoth gerçekten efendi bir insana benziyor. Antipatik hiç bir hareketini görmedim. hep gayretliydi, çalışkandı. ama biz seni ne umutlarla transfer ettik be tobi! şanssızlık işte yararlanamadık. bak şu an Baroşta gitti, kaç puan kaybettik. Bu sakatlık ta senin şanssızlığın tobi, anlatmaya çalıştığım bu.

Yolun açık olsun efendi ve düzgün insan.

13 Aralık 2009 Pazar

Nba All-Star 2010


Doğu Konferansı;

Forvetler: LeBron James (Clev) 649,327; Kevin Garnett (Bos) 533,187; Chris Bosh (Tor) 303,550; Paul Pierce (Bos) 131,379; Josh Smith (Atl) 109,404; Danny Granger (Ind) 100,122; Andre Igoudala (Phi) 75,146; Michael Beasley (Mia) 58,461; Hedo Turkoglu (Tor) 55,416; Rashard Lewis (Orl) 46,073; Luol Deng (Chi) 37,428.

Guardlar: Dwyane Wade (Mia) 672,227; Vince Carter (Orl) 292,002; Gilbert Arenas (Was) 212,526; Ray Allen (Bos) 208,276 Derrick Rose (Chi) 196,059; Allen Iverson (Phi) 136,976*; Joe Johnson (Atl) 118,964; Rajon Rondo (Bos) 113,371; Jose Calderon (Tor) 68,084; Mike Bibby (Atl) 48,935.

Pivotlar: Dwight Howard (Orl) 625,279; Shaquille O'Neal (Cle) 206,657; Andrea Bargnani (Tor) 67,310; Al Horford (Atl) 52,747; Andrew Bogut (Mil) 45,920; Brook Lopez (NJ) 39,420; Jermaine O'Neal (Mia) 38,956; Rasheed Wallace (Bos) 36,855; Kendrick Perkins (Bos) 19,408; Brad Miller (Chi) 17,188; Tyson Chandler (Cha) 14,062; Samuel Dalembert, (Phi) 13,969.

Batı Konferansı;

Forvetler: Carmelo Anthony (Den) 588,958; Dirk Nowitzki (Dal) 366,300; Pau Gasol (LAL) 280,758; Tim Duncan (SA) 271,321; Kevin Durant (OKC) 177,205; Trevor Ariza (Hou) 168,167; Shawn Marion (Dal) 161,653; Luis Scola (Hou) 134,321; Ron Artest (LAL) 99,209; Lamar Odom (LAL) 85,817; LaMarcus Aldridge (Por) 70,588.

Guardlar: Kobe Bryant (LAL) 692,518; Tracy McGrady (Hou) 281,545; Steve Nash (Pho) 272,135; Chris Paul (NO) 248,049; Jason Kidd (Dal) 207,247; Jason Terry (Dal) 131,422; Aaron Brooks (Hou) 131,167; Chauncey Billups (Den) 112,509; Brandon Roy (Por) 106,416; Deron Williams (Utah) 94,715; Manu Ginobili (SA) 75,392.

Pivotlar: Amar'e Stoudemire (Pho) 447,776; Andrew Bynum (LAL) 299,484; Nene (Den) 90,439; Marc Gasol (Mem) 75,765; Greg Oden (Por) 73,874; Al Jefferson (Min) 48,676; Antonio McDyess (SA) 46,323; Mehmet Okur (Utah) 35,606; Marcus Camby (LAC) 35,471; Andris Biedrins (GS) 28,287; Emeka Okafor (NO) 19,827; Spencer Hawes (Sac) 10,733.


Hamiş:Görünen o ki bu sene all-star maçında bir Türk izleme olasılığı oldukça düşük. Zaten sezona pekte iyi başlamadılar. bir de T-mac konusuna değinmek istiyorum. bu kadar oy alması bana isyan gibi geldi. T-mac sevenler, belli ki baya özlemiş. Onun dışında Tim Duncan'ı gerilerde görmek oldukça şaşırtıcı. Aşinayız 10 senedir o ismi yukarlarda görmeye.


Benim seçimim* ise; Doğu= Wade-Rose-Garnett-Hedo-Shaq

Batı= Kobe-McGrady-Carmelo-Nowitzki-Memo


*Dwight Howard ve Danny Granger haricinde tüm sevdiğim oyuncuları yazabildim. Bu seçimin performansla bir alakası yoktur. Adı üstünde bir show müsabakasıdır.


6 Aralık 2009 Pazar

Maç Nasıl Satılır? # Ders Hocası:Sn. Göçek



4 yaşında futbolla, 5 yaşında stadyumla tanıştım. 17 sene boyunca da hep iç içe oldum bu spor dalıyla.
O güzel insanlarımız ki maça elinde çekirdekle gelir ve yanında kim oturursa otursun, güzel bir sohbet çevirir, kendi aforizmalarını ortaya dökerler. Ve Türkiye ligleri ile ilgili yurdum insanın güzel tespitleri vardır. Futbolla ilgili herkesin olduğu gibi, benim de, kendime has yorumlarım vardır; yıllarca o stadlarda bol sigara dumanına maruz kalan, Erman ve Ahmet Çakar'ın adını bilmediği oyuncuların şeceresini çıkartan biri olarak. Misal; iki tane yırtıcı forveti olan hiç bir takım Türkiye'de küme düşmez. Misal; bir anadolu takımı haftalarca kötü oynasa da maç öncesi prim sözü aldı mı, o hafta elinden gelenin en iyisini yapar. Ve en önemli misal: bir hakem maçı satmış sıfatını alması için, ne Fransız Henry'nin elini es geçmesi yeter, ne uyduruk bir penaltı vermesi yeter, ne de gereksiz kartlar göstermesi yeter. Maç satmanın tek yolu psikolojik baskı uygulamaktır. Hakemlerde insan, aptal değiller ki; herkesin anlayacağı aleni bir şekilde tuttukları takıma cart diye penaltı çalsın.

İşte dün Hüseyin Göçek, belki bir umut düzgün yetişecek yeni nesil hakemlere ders niteliğinde bir maç izletti. 6 Aralık 2009 Galatasaray-Belediye maçında, Galatasaray'ın 2 yi atamayıp geri çekilmesini fırsat bilerek, yaklaşık her galatasaray yarı sahası içindeki itiş kakışa belediye lehine faul çaldı. Tribünleri çıldırttı. Galatasaraylı oyuncuların sinir katsayısını doruklara çıkarttı. Mesajı verdi: belediye sürekli frikik kullanacak, ey galatasaraylı topçular, dayandınız dayandınız. Ve galatasaraylı topçular rahat oynasa çok daha kolay savuracakları pozisyonları, hakemin olayı belediyenin dünya kupası finalleri belgeseline dönüştürmesiyle, zor savurdu. Şimdi geçiştirilecek, 2 gün sonra unutulucak. Ben ise 33. haftada bu 2 puanı düşünüyor olacağım.

26 Kasım 2009 Perşembe

Beşiktaş



Maç başlamadan önce Kurtlar Vadisi Gladio filmine gittim. Film, aslında hiçte milliyetçi olmayan beni, bir nebzede olsa, o taraflara kısa bir süreliğine itti. Ben ki Avrupa kupalarında, Fenerbahçe ve Beşiktaş hatta Trabzonspor'u bile desteklemeyen adamım. Ama dünkü maç bir başkaydı. Dünkü maç bir haykırıştı. Taktiksel açıdan eleştirsemde, verdiği demeçleri hep hayranlıkla dinlediğim Mustafa Denizli'ninde dediği gibi:''Bu ülkenin böyle bir galibiyete ihtiyacı var.'' Gerçektende vardı. Diğer takım taraftarları ne derse desin; Manchester'ın bu yedek kadrosu bile, televizyonlarda en çok izlenen takımlardan birtanesi. Türkiye ile hindi diye dalga geçen adamın haftada yüzbinlerce sterlin kazandığı takım. Rüştü'nün üçüncü kaleci olacağı bir takım. Kendilerini şeytan diye ithaf edecek kadar ukala bir takım. Bu maça, onun sayesinde milyonlarca insanın bahis kuponlarında 'üst' oynadığı takım. Manisa'ya karşı pozisyona giremeyen bir Galatasaray'dan, Kayseri'de fark yemekten kurtulan bir Fenerbahçe'den 3 yazıyla (üç) gömlek üstün bir takım. Ve Beşiktaş böyle kalitesiz bir ligden geldi; Old Trafford'a. Bizi bu denli küçümseyen olay mahaline. Ama o kartallar, sahadaki Beşiktaşlılık duruşunu son dakikaya kadar korudular. Onurlu, şerefli mücadelelerini her şeye rağmen (hakem, çirkef taraftar, vs.) sürdürdüler. Ülkeye büyük bir sevinç yaşattılar. Helal olsun Rüştü, helal olsun Tello, helal olsun Mustafa Denizli! nede güzel dedin maç sonunda:

''Bu Beşiktaş ile birlikte ülkenin galibiyetidir. Futbolcuların ortaya koyduğu mücadele, kazanma arzusu tek çıkış yolumuzdu. CSKA'nın Wolfsburg'u yenmesiyle başka çaremiz kalmamıştı. Biz kaybetmeyi düşünmedik. Çok fazla söylenecek bir şey yok. İyi bir takım savunması yaptık. Beklemedik değişiklikler oldu. Burada yüzlerce takımın çıkamadığını biliyoruz. Bu sonuç bizim gururumuzu çok okşuyor.''

25 Kasım 2009 Çarşamba

Go Home Reds...!

10 sene sonra Şampiyonlar Liginde gruptan çıkmanın mutluluğu yaşanıyor Mor Menekşelerde. Çok da iyi oynamadan yendiler Lyon'u. Aly Cissokho'nun Marchionni'yi gereksiz bir şekilde düşürmesiyle kazanılan penaltıyı Vargas affetmedi. 2.yarıda Frey'in önemli kurtarışları Rafa ve öğrencilerinin sonu oldu. Liverpool'un alışılagelmiş ''çaktırmadan'' gruptan çıkma hadisesine bir nokta konmuş oldu. 9 Aralık'ta Anfield Road'u hüzün bekliyor.

Liverpool'un Uefa Avrupa Liginde temsilcilerimize denk gelmemesi dileğiyle...

23 Kasım 2009 Pazartesi

Florya'da Neyce Konuşuluyor?



''Maç sonrasında hakemin yanına gitmek istedi, ne diyecek bu konu hakkında?''

''No,No there were some players of my team.Going to the referee,you know when you do that you get card.So i just wanted to seperate players and take them inside.''

Manisa maçından sonra,Lig tv muhabiri Bahri bey soruyor,eleman çeviriyor,Rijkaard böyle cevap veriyor.Ve devam ediyor olay.

''Galatasaray,dünkü maçtan sonra liderlik şansı yakaladı ama kullanamadı.Bu bir hayalkırıklığı yarattı mı?''

''We are all dissappointed,that's clear.But still the distance is close,and we have a lot of game to play.If we win those games,we can be first again.''

Az çok yurt dışı görmüşlüğüm ve nacizane ingilizcem var.Dil,insanın kendini ifade edebilmesi için çok önemli bir unsur.Dil,hedeflerini anlatman için,olmazsa olmaz unsur.Dil,otorite sınırlarını belirleyen unsur.En önemlisi,dil,empati için bir numaralı unsur.Hatırlayanınız vardır,2000 Arsenal maçından önceki sağlık kontrollerinde,Okan'ın durumu kritik.Sağlık personeli Terim'e bilgi veriyor:oynaması zor diye.Ve Terim,Okan da ordayken :''oynamazsa oynamaz yapacak bişey yok'' der.Okan için hayatının en önemli maçı hakkında.Okan'ın nasıl ağlamaklı olduğunu görebilirsiniz orda.Tek ihtimali olan insanların hikayesinde.

Şimdi aynı şeyi Rijkaard için düşünüyorum.Nou Campa çıkmadan önce sağlık kontrolünde Hakan Balta olacak ve oynaması zor olarak belirlenecek.Rijkaard:''okey,we will find different strategy,due to Hakan's absen't''(Hakan'ın yokluğunda,başka bi strateji bulucaz) diyecek.Hakan ağlar mı? sanmıyorum. Rijkaard'ın şaka yapmadığını görür mü? sanmıyorum. Olayın ciddiyetini kavrar mı? ki bu nou campa çıkamamak demek. Sanmıyorum.

Galatasaray yönetimi bu zulüme bir son vermeli artık.Hollandaca bilen bir tercüman görevlendirilmeli.Teknik adamlar zaten yapar futbolcu üzerinde empatisini.Önemli olan futbolcuların teknik adamı kavrayabilmeleri.Ki bizim tercüman,eli ayağı süt beyazı Hollandaca bilmeyen bir Türk.Bu çocuk nasıl anlasın Rijkaard'ın neler hissettiğini.Aslında demek istediğinin ne olduğunu.Zaten yaşıda Rijkaard'ın çocuğu yaşında.Allah aşkına Avrupalılar çok kültürlü hepsi İngilizce biliyor ezikliğinden vazgeçelim.Bu adam ne kadar zorlanıyor görmüyor musunuz? Kendi duygularından çok ne konuşacağının stresini yaşıyor.Bu adamı rahat bırakalım.Zaten Türkiye'ye alışmak zor.Bir de kendini ifade etmek,oyuncuları etkilemek stresini yaşamasın.Ha unutmadan Neeskens de Hollanda vatandaşıydı değil mi?

İnenler,Çıkanlar Nba#Ekim-Kasım

İlk ay itibariyle bikaç isim sıcak poğaça ve çürük elma gibi karşımıza çıktı.Bazıları sevindirirken,bazıları üzdü.Karşılaştırmaları geçen sezona göre yaptım.Çaylakları ise vaat edilenlere göre.

+Kürsüye Çıkanlar:
  • Carmelo Anthony:Eleman sonunda verdi kafasını baskete.
  • Chris Bosh:Yapması gerekenleri şimdi yapmaya başladı.
  • Kevin Martin:Uzaklardan bağırıyor,ben all-starım diye
  • Josh Smith:Atlanta'nın çıkışındaki en önemli adam.
  • Joakim Noah:Double-Double ortalama sınıfına girdi ve çok etkili.
  • Andrea Bargnani:Draftın bir numarası,numaralarını gösteriyor.
  • Brandon Jennings:Bu yaşta liderlik yapıyor,55 atıyor,daha ne denirki?
  • Orlando&Atlanta&Phoenix


-Çürük Elmalar:
  • Derrick Rose:Heyecanla beklemekteyiz,oyuna ne zaman dahil olacak diye.
  • Iguodala&Brand:Philadelphia taraftarı bunu beklemiyordu şüphesiz.
  • Richard Hamilton:Tamam Billupssız işin olmazda,denesen be abi.
  • Hidayet Türkoğlu:Bir an önce toparlan.İspanya maçından beri böylesin.
  • Hasheem Thabeet:Yoksa yeni bir Kwame,Olowokandi faciası mı?
  • New York&New Jersey&San Antonio&Minnesota

Yalan Rüzgarı

Yazıya Manisaspor'u tebrik ederek başlamak istiyorum. Başta Güven olmak üzere 90 dakika müthiş efor sarfettiler. Oyundan düştükleri anlarda bile oyunu bir şekilde forse ettiler. Mesut Bakkal'dan kendini aşan bir taktik-strateji izledik. Sezar'ın hakkı Sezar'a.

Gel gelelim Galatasaray'a. Dün akşam takım halinde Beşiktaş-Fenerbahçe maçını izlediklerini varsayıyorum. Beşiktaş'ın teknik olarak yetersiz olmasına rağmen oynadığı mücadeleci futbol, Fenerbahçe'nin her an skor yapabilecek şekilde oynaması Galatasaray üzerinde müthiş bir baskı yaratmış. Hele hele Beşiktaş'ın kazanıp, Galatasaray'ın bugün Fenerbahçe'yle puan puana olma şansını yakalaması takımı moralman baskı altına almış. Peki bu etkenleri göz önünde bulundurup takımı bu maça motive etmesi gerekenler bunu düşünmüyor muydu? Galatasaray bugün müthiş heyecanlı, Manisa'lı oyuncuların yaptığı gibi rakibe 90 dakika basan bir futbol oynaması gerekirken nedir bu aymazlık, perişanlık?

Galatasaray bugün verimli hücum edemedi diyor herkes... Peki Nonda faktöründen bahseden? Bu adamı orta sahaya yakın bölgelerde duvar vazifesi görürken içim parçalanıyor. Bir forvet düşünün ki ancak rakip defansı bu kadar rahatlatsın, kendi yarı alanını bu kadar rahat kullanma imkanı versin. Dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir forvet tipi. ''Modern futbol!'' diye haykırmak istiyorum Rijkaard'ın suratına. Çıkaracaksın Nonda'yı 4-6-0'a döneceksin. Orta sahada zaten güç bela top yapan Mehmet Topal-Mustafa Sarp-Ayhan(Linderoth) üçlüsü ileride Nonda'yı gördü mü feryat figan topu uzatıyor. Arda'sız, Keita'sız, %3 performansla oynayan Elano'yla sen ne gibi atak varyasyon yapabilirsin? Dönen her topta Nizamettin ve Güven topu Simpson ve Ergin(maçın en kötü adamı) ile buluşturdu. Sen evinde topla oynamıyorsan, taraftarın tribünde maç hala sallantıdayken Nevizade Geceleri diye bağırıyorsa, birileri bizim yüzümüze baka baka yalan söylüyor, kandırılıyoruz. Ne acıdır ki bu takım bize her maçta yalan söylüyor.

Hani biz büyük takımdık? N'olur haftaya da aynı şablonla oynat bu takımı Rijkaard! En azından kendi doğrularına leke düşürme...

22 Kasım 2009 Pazar

Bugün ve Ertesi

Maçın özeti üstteki fotoğrafta gizli keza Mustafa Denizli > Daum eşitsizliğinin de göstergesi. Gördük ki Daum'un B Planı yokmuş. (Burada Rıdvan Dilmen ve türevlerine gönderme var!)

İlk dakikadan son dakikaya kadar koştu Beşiktaş. Fenerbahçe koşmadı mı? Onlar da koştular. Fakat aradaki mantelite farkı şuydu: Fenerbahçe camiası kazanmak için sadece İnönü'ye adım atmanın yeterli olacağı düşüncesindeydi. Sonuç ortada. Şişirme medya desteğinin yarattığı takım, bugün aslanlar gibi oynayan İbrahim Üzülmez'e dur diyemedi. Bu mağlubiyetin telafisi olur elbet. Ama şu gerçeği kimse samanaltı edemez: Fenerbahçe sınırlı vizyonuyla, Daum'un yarattığı dar rotasyonla bu ligde sittin sene şampiyon olmaz. (İstisna olaylar olursa birşey diyemem.) Maçtan sonra konuşulan tek konunun Gökhan Gönül'ün ilk yarıda yerde kaldığı pozisyon olması da bu tezimi güçlendiren bir diğer olgu.

Beşiktaş 2.yarıda yüreğini koydu sahaya. Geriyi Ferrari-Ernst sağlama aldı, Ernst, Fink ve İbrahim ateşi yaktı, Bobo-Tello ikilisi bu sezonki performanslarının üzerine çıktı, Çarşı zaten hiç susmadı. Ligin geleceğine yön verdiler bu gece Beşiktaşlılar.

Fenerbahçe mi? Ana bacı bırakmadıkları Guiza'yı aradılar yana yana, şaka gibi ama gerçek...

18 Kasım 2009 Çarşamba

Tamamen Duygusal (mı?)

Nba camiasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi King James.
Özetle,forma numarasını majestelerinin anısına değiştirebileceğini söyledi önümüzdeki sezon için.Hatta ileri gidip tüm ligde 23 numaranın emekli edilmesi gerektiğini söyledi.Bu açıklamasıyla Nba ikiye bölündü, lebrona destek verenler ve karşı çıkanlar.
Şimdi kısa bi flashback yaparsak Nhl'de Wayne Gretzky'nın 99 nolu forması emekli edildi tüm zamanlar için.

Ben bundan destek alarak Lebron'u desteklıyorum. Gerçektende sırtında 23 numara olan oyuncular dikkat çekmiyor benim gözümde. O numara zaten yaşayacağı tüm mutlulukları yaşadı. Lebron eğer samimiyse söyleminde o bile anladı hatasını o zaman.

Merak edenler için bir not:Lebron'un yeni numarası '6' olacak.